KELEBEK ETKİSİ

butterfly effect , kelebek etkisi , kelebek Üniversite yıllarında bir arkadaşımla beraber başımızdan geçen kötü olayları yorumluyoruz . Konu benim başımdan geçenlere geldikten bir süre sonra yaklaşık olarak bana şöyle bir soru sordu “Geçmişe dönme imkanın olsa yinede aynı şeyleri yaparmıydın” Düşündüm, biraz garip ve zor bir soruydu benim için . Her şeyi daha iyi yapabilirdim , belki daha iyi , daha güzel , daha mutlu bir hayatım olurdu . Ama yinede bunu düşününce içimde adını koyamadığım bir tedirginlik kaplatmıştı . “Evet” dedim “yine aynı şeyleri yapardım” O da güldü bana ve “O zaman sen mazoşistsin” dedi . Ne kadar ısrarla bunun mazoşistlik olmadığını söylemeye çalışsamda bunu yeterli derecede destekleyecek şeyler söylemediğimden o haklı gözüküyordu. Geçenlerde nedense bu konuşma aklıma geldi . 18- 19 yaş çocukluğuyla cevaplayamadığım şeyi cevapladım . O zamankinden daha çok şeyle mücadele etmiş olmama rağmen bu soruyu tekrar sorsa yine evet derdim ona . Mazoşist olduğumdanmı peki ? Hayır ! Çünkü geçmişi değiştirmek beni değiştirecekti. İşte beni tedirgin eden şeyde buydu . Hayatımdaki her şey daha iyi olsa , hiç hata yapmasaydım şu an bambaşka bir insan olurdum . . Belki her şey daha mükemmel olurdu ama ben şu anda olduğumdan daha az şey öğrenmiş olurdum . Hayat sahnesine tamamen hazırlıksız şekilde kulaktan dolma bilgilerle çıkardım Hangi nasihat , hangi kitap , hangi felsefe bana yaşadıklarım kadar şey öğretebilrdiki . Yaptığım her hatanın bana getirdiği , götürdüğünden daha çoktu . Basit bir örnek olarak eğer lisede okuldan atılmayıp aynı okulda kalsaydım belki yaşadığım acıların bir çoğuda olmayacaktı ama o zaman bugün üniversite mezunu olma ihtimalim çok düşüktü . Bu gün arkadaşlık ettiğim insanların hiçbiri hayatımda olmayacaktı . Belki tamamen farklı alışkanlıklarla farklı bir kişiliğe sahip bir insan olacaktım . Geçmişe dönüp bunu niye değiştireyim ki . Kötü bir olay gibi gözüken bir şey benim hayatım boyunca başıma gelebilecek en iyi şeylerden biriydi .Her şey olması gerektiği gibi oldu , ne bir eksik , nede bir fazla Ben her şeyin bir nedeni olduğuna inananlardanım . Dünyadaki herşey etki-tepki üzerine kurulmuştur . Hayattaki her adımımız bize uygulanan etkilere verdiğimiz tepkilerdir. Bir nevi kelebek etkisi yani . Büyük bir ihtimalle başmıza gelen her olay aslında hayatımızda yer almayan belkide hayatımız boyunca varlığından bile haberdar olmayacağımız insanların etki-tepki varyasyonlarının sonucudur. Biz hep çevremizdeki insanların tepkisine dikkat kesilmişizdir . Ama onların bize etkisi acaba neyin tepkisi diye merak etmeyiz . Dediğim gibi bu kelebek etkisinin başıma getirdiği olaylar beni ben yapan şeyler . Her şeyi daha iyi yaşamaktansa yaşadığım şeyler daha tatmin edici benim için . Herşeyi hatasız yapmak beni mükemmel bir insan yapmaz , aksine beni yürüyen bir bomba haline getirirdi . Kötü bir şeyle karşılaşmak benim için yıkım olurdu . Mazoşist olduğumdan değildir geçmişe dönersem aynı şeyleri yapacağım demem . Bugüne kadar öğrendiğim hayat dersini öğrenememe korkusudur .Öss değil bu hayat sınavı . Üç yanlış bir doğruyu götürmez aslında . Bir yanlış bile bir çok doğruyu beraberinde getirebilir yeri geldiğinde. Ne zaman bir hata yapsam yada kötü bir durumla karşılaşsam bundan çok şikayet ederim . Buda benim tepkimi insanlara doğrultmamak çabamdan gelir . Tepkimi kendime yönlendirdiğimden gelir ama bilirimki ölüm dışında her şeyin bir çaresi her şerrin altında yatan bir hayrı vardır . Yeterki göz onu görebilsin Not : Sinan bana böyle sorular sorma kardeş , sonra bak yıllarca aklıma takılıyo :))))

ÖZLEDİM

alone , man , yalniz , adam
  • Mahalle maçlarnı
  • Sabaha kadar oturup arkadaşlarımla hayatı sorgulamayı
  • Ağlamayı
  • Kuzenimle takılmayı
  • Pikachu'yu
  • Günlük tutmayı
  • Meyve ağaçlarına dalmayı
  • Piskopata dönüşmemiş , insanı germeyen Kerem’i
  • Üniversitedeki odamı
  • İçten bir seni seviyorum demeyi
  • Yayıla yayıla televizyon izlemeyi
  • Lisede Reyhan’ı dövmeyi :)
  • Sıraların üzerinde bozuk para maçı yapmayı
  • Michael dansları yapmayı
  • Komşunun kızlarıyla evcilik oynamayı
  • Süper Baba dizisini
  • Her sabah O’nun masasının yanından geçmeyi
  • Kitap okumayı
  • Öykü yazmayı
  • Sevginin her şeye yetebilceğini düşünmeyi
  • Çizgi film izlemeyi
  • Spikerin haciiiiii demesini
  • Annemden kek yapmasını istemeyi
  • Her akşam O’nunla konuşmayı
  • Dedemi
  • Arkadaşlarımla piknik yapmayı
  • Sarhoş olmayı :)
  • Seksek oynamayı
  • Kurabiye canavarını
  • Komşu ziyaretlerini
  • Mahalle kavgalarını
  • Platonik aşkları
  • Cumartesi geceleri show T.V izlemeyi :)
  • Dokuz aylık oynamayı
  • Tsubasayı
  • Cola kutularını ezip maç yapmayı
  • Kasetlerimi
  • Hadi hadi meleğim şarkısını
  • Hakan Şükür gollerini
  • Her konuyu O’na çekmeyi
  • Bit pazarında kitap satmayı
  • Karambol oynamayı
  • İnsanların beni , çok efendi , kibar iyi bir insan diye anlattığı zamanları
  • Teyzemlerde kalmayı
  • İlkokulda Param yok , Pulum yok şarkısını tüm sınıf beraberce söylemeyi
  • Dansa davet oymanayı
  • Lambadayı
  • Sabah akşam deli gibi Championship Manager oynamayı
  • Makarna yapmayı
  • Blok flüt çalmayı
-->

ANILAR VE iTiRAFLAR - 1

saskin , confused , bewildered , bemusedBloglarda itiraflar yayınlama moda oldu galiba.Benim neyim eksik bende yazıcam , benimki hem itiraf hemde anı olcak :))
  • Küçükken evden kaçıp dedemlerin boş dairesinde saklanma girişimim hain kuzenin beni gammazlamasıyla ortaya çıkmışlığı ayrıca hain kuzenin işgüzarlığı yüzünden tren biletçisinden yumruk yemişliğim , sandal kullanmayı bilmememize rağmen sandal kullanmaya çalışıp kayalıklara çarpma tehlikesi geçirme ve sonrada sandalcıdan dayak yemekten kaçarak kurtulma durumlarımız ayrıca ramazan akşamları evden teravihe diye çıkıp kızların peşinden dolaşmışlığımız vardır
  • İlkokuldan mezun olduğum gün hüngür hüngür ağlamıştım . Ağlama sebebimse sevdiğim kızı o günden sonra bir daha göremeyeceğimi düşünmemdi . Benim ağladığımı gören hocamın yanıma gelip “üzülme okul bittikten sonrada beni görmeye gelirsin” demesi üzerine yanımda oturan arkadaşımda hocam o sizi göremeyeceği için ağlamıyoki diyerek hocayı morartmıştı.Gerçektende günden sonrada o kızı bi daha hiç görmedim . İlk aşk , ilk ayrılık ilk gözyaşları . Romantiklik doğuştan galiba :))
  • Babamın çalıştığı şirkette çalışmaya başladığımda kendimi bir masalın içinde hissediyordum . Yıllarca babamın şirkettekiler hakkında anlattıklarını dinledim ve sonunda onların arasında bir dönem çalışma fırsatım oldu .Herkes masalları okurken ben bir masalı bizzat yaşadım . Hemde prensesiyle vede mutlu sonuyla beraber . Masalda , mutlu sonda prensesve birkaç güzel anıda orda kaldı . Hayatımın en mutlu dönemlerinde biriydi benim için
  • Orta okuldayken cazgır bir edebiyat hocamız vardı . Her derse girişinde önce bir “Hayvan adamlar” diyerekten eneji hezeyanı içindeki sınıfı susturur ardındanda “konuşcak olan çıksın” derdi . Bir gün bir arkadaşımla hoca aynı şeyi dediğinde dersten çıkmak üzere anlaştık . Hoca derse girdi , bağırdı çağırdı sonra “Konuşacak olan dersten çıksın” dedi . Bende kalktım yerimden kapıya yöneldim . Hoca “oğlum nereye” dedi . Bende “hocam konuşcam , dersten çıkıyorum” dedim . Hoca dumur oldu . Sonra anlaştığımız arkadaş korkup çıkamadığında ben dumur olmuştum.
  • Yine aynı hocanın dersindeyiz . Bir arkadaşa ders kitabındaki bir bölümü okumasını istedi . Arkadaş okumaya başladı ama kekeliyerek okuyordu . Hoca dayanamadı en sonunda “Oğlum kekememisin düzgün okusana şunu “ dedi . Ama arkadaş gerçekten de kekemeydi . Bunu söylediğimizde hoca şekilden şekile girmiş , çektiği vicdan azabı yüzündende anında sözlü notu olarak 5 vermişti çocuğa
  • Küçükken annem evde olmadığında nedense kardeşimle puding yapma takıntımız vardı . Pudungi birimiz sütüde diğerimiz alır puding yapardık ve her defasında tencerenin dibi yanar ve annem gelmeden tencereyi temizlemek için zamanla yarışırdık . Annemden o tencereler yüzünden çok azar işitmişliğim vardır :))

  • Ortaokula giderken hoca bir şiiri ezberleme ödevi vermişti. Bende ilk kıtayı ezberlemiş geri kalan 4-5 kıtayı es geçmiştim . Hoca bizi gruplar halinde tahtaya kaldırıp yine grup halinde şiiri okutmuştu . Ben bildiğim ilk kıtayı bağıra çağıra söleyip geri kalan kıtalardada sadece ağzımı şiiri okuyomuş gibi oynatmıştım . İlk kıtadaki üstün performansım yüzünden hoca diğer kıtalardaki çakallığıma dikkat etmemişti . Bu performansım sayesinde , şiiri ,cumhuriyet bayramında okulun önünde okuyacak grubun içine girmiştim
  • Benim yanan sigarayı saklama becerimde aile içinde efsanedir . Bir keresinde yolda teyzelerimden birini gördüğümde sigarayı kolumdan kazağımın içine atmıştım . Sonra teyzem yanıma gelip “Demin senin elinde sigaramı vardı” sorusuna hayır dememe rağmen teyzem etrafa bakmış ama sigarayı bulamayınca ikna olmuştu . Bunlar çok kısa sürede oldu ama ben sigarayı kazağımın kolundan çıkarıp ve kazağı incelediğimde hiç bir yanık olmaması enteresandı . Benim bile çözemediğim bir konudur bu

  • Tokatta üniversitedeyken Behzat deremiz vardı . Bazen onun kenarına gider içerdim .Bunun beni bir beladan kurtaracağını ise hiç tahmin etmezdim . Bir keresinde geç bir saatte merkezden eve dönüyordum . Walkman dinliyorum , kulaklarımda kulaklık var . Biraz ilerde serseri tipli birileri var . Ben müziğin sesini falan kıstım , laf falan atarlarsa duyayım diye , kafam bozuk sinirimi boşaltcak yer arıyorum zaten . Yanlarından geçerken içlerinden biri diğerine sessizce şunu söylüyordu
“Abi bu behzatta içiyodu , bulaşmayalım” Neden böyle bişey dedi hiç anlayamadım . Yanin bunun anlamı abi buda bizden bulaşmayalım , yada sarhoş marhoştur başımıza dert almayalım yada behzatta içiyosa piskopattıtr hiç bulaşmayalımmı . En azından böylece sinirimi boşaltmış oldum :)
    • Zelli'yle ilk buluşmamızın ilk dakikalarındaki konuşma çok komikti . Bu diyaloğu hayatım boyunca unutamam
    -Naber nasılsın
    -İyiyim sen nasılsın
    -Bende iyiyim , kızlar nasıl
    -Onlarda iyi senin arkadaşlar nasıl
    -İyiler ailen nasıl
    -İyiler sizinkiler nasıl
    -İyiler , dersler nasıl gidiyor
    -İdare eder , senin dersler nasıl
    -Benimkide idare eder
    Diye uzuyan bu konuşma ve ardından bu konuşmanın saçmalığına uzunca gülme :)
    • İlkokulda müzik derslerinde tahtaya kalkıp kendi sevdiğimiz şarkıları söylerdik . Ama romantiklik ve delilik doğuştan olduğu için sadece tahtada mal gibi sallana sallana şarkı söylemek beni kesmemeye başlamıştı . İşin içine vucüd dilinide sokmuştum ben . Şarkıda sevgiliye ait olan kısımlarda ise sevdiğim kızı gösterirdim hep . Bir çeşit serenat yapardım yani . O zamanlar Özcan Denizin hadi hadi meleğim şarkısı meşhurdu . Bende onu söylerdim genelde . Hayır sevdiğine söylencek bir şarkıda değildiki bu
    “Saçları uzun sanki sülün ( kızın saçları kısaydı :)) ) Süzülür durur sanki gelin ( burda süzülen saç hareketi yapardım ) Öyle bir masum hali var ki ( İşte onu işaret ettiğim kısım ) Melek sanki gelin görün ( ve yine onu işaret edip gelin hareketi yapardım )”
    Bundan sonra sevdiğin için söylenebilecek en güzel sözler geliyor :))))))
    “Hadi hadi meleğim gel de göreyim ( Hadi hadi hareketi ve gel hareketi ) O güzel yüzünü ben de seveyim ( yüzü ve kendini gösterme ) Herkes seni melek sanıyor ( İşte can alıcı yer :))) ) Hadi hadi meleğim uçta göreyim ( hadi hadi ve uçma hareketi ) “
    Böylece sınıfta yeni bir akım başlatmıştım . Herkes şarkıları benim gibi söylemeye başlamıştı O zamanlar türk popunun yeni canlandığı zamanlardı Aklıma gelen o zamanki popüler şarkıcılarımız şunlardı . Burak Kut , Seden Gürel , Özcan Deniz , Yonca Evcimik , Bendeniz Oya Bora , Sertap Erener ,Ebru Gündeş , Asya , Hakan ve Zafer Peker. Çoğumuzun müzik defterlerinde bu şarkıcıların şarkı sözleri olurdu . Unutmadan benim kızsa Ebru Gündeş’ten Tatlı Bela’yı söylerdi :)

    BE HEY ADAM

    stars , sky , night , yildizlar Be hey adam Hangi derde bulamadın deva,
    hangi acı kaldı yanıbaşında 
    Gitmez dediklerin gitmedimi , 
    geçmez dediklerin geçmedimi  
    Sabahı olmayan geceyi söylesene bana  
    Ama doğru ya  
    Sen hep geceleri sevdin değilmi  
    Yalvardın sabah olsun diye  
    Ama sabahı gördüğünde özlediğin şey yine geceydi  
    Çünkü geceydi seni sen yapan  
    Yıldızlardı senin hoşuna giden , 
    karanlığı aydınlatmaya çalışanlardı 
    Sabahınsa bir tek güneşi vardı  
    Ve o bir tek güneş de herkesindi  
    Sen hep kendine ait bir yıldız istedin  
    Bu yüzdendi kendini mecnun sanıp çöller araman  
    Sende biliyordun mecnun hiçbir zaman olmamıştı 
    Mecnun onu yazanın uydurduğu bir yalandı  
    Ferhat gibi , Kerem gibi bir yalandı oda  
    Senin gibilerin inanmak istedikleri bir yalandı işte  
    Bu yüzdendi kimsenin seni sevmek zorunda olmadığını düşünmen  
    Bu yüzdendi gidene kal diyememen  
    Çünkü gidiyorsa o senin yıldzın değildi  
    Yıldızlar gitmezdiki hiç  
    Her gece aynı yerde beklerlerdi , hiç azalmazdı ışıkları  
    Bulutluda olsa gece bilirdinki onlar ordaydı hep  
    Bulutların çekilmesini beklerlerdi seni görebilmek için  
    Peki sen niye hep sevmek zorunda hissettin kendini 
    Sen niye bekledin hep gece olmasnı  
    Yoksa sende bir başkası için yıldzmı olmak istiyordun  
    Bu yüzdenmiydi gidene kal diyememen  
    Senin aynı yerde parladğını bildiklerini bilmenmiydi sebep  
    Geceyi sevmen bu yüzdenmiydi  
    Gece olduğunda seni bulabileceklerini bilmenmiydi  
    O yüzden özendin ya kayan yıldızlara  
    Seni bulamayacakları yerlere kaymak istedin gecenin içinde  
    Yeni başlangıçlar istedin hep  
    Ama sen beklemeyi sevdin hep  
    Sen bekledin , bekledin , bekledin  
    Ve beklemeye devam ettin  
    Be adam ışığın söndü ne beklersin hala 
    Sen bir yldız bile olamadın ne beklersin dön sabaha