YILDIZ





stars , sky , yildizlar , gokyuzu





Be hey adam

Hangi derde bulamadın deva,hangi acı kaldı yanıbaşında

Gitmez dediklerin gitmedimi , geçmez dediklerin geçmedimi

Sabahı olmayan geceyi söylesene bana

Ama doğru ya

Sen hep geceleri sevdin değilmi

Yalvardın sabah olsun diye

Ama sabahı gördüğünde özlediğin şey yine geceydi

Çünkü geceydi seni sen yapan

Yıldızlardı senin hoşuna giden , karanlığı aydınlatmaya çalışanlardı

Sabahınsa bir tek güneşi vardı

Ve o bir tek güneş de herkesindi

Sen hep kendine ait bir yıldız istedin

Bu yüzdendi kendini mecnun sanıp çöller araman

Sende biliyordun mecnun hiçbir zaman olmamıştı

Mecnun onu yazanın uydurduğu bir yalandı

Ferhat gibi , Kerem gibi bir yalandı oda

Senin gibilerin inanmak istedikleri bir yalandı işte

Bu yüzdendi kimsenin seni sevmek zorunda olmadığını düşünmen

Bu yüzdendi gidene kal diyememen

Çünkü gidiyorsa o senin yıldızın değildi

Yıldızlar gitmezdiki hiç

Her gece aynı yerde beklerlerdi , hiç azalmazdı ışıkları

Bulutluda olsa gece bilirdinki onlar ordaydı hep

Bulutların çekilmesini beklerlerdi seni görebilmek için

Peki sen niye hep sevmek zorunda hissettin kendini

Sen niye bekledin hep gece olmasnı

Yoksa sende bir başkası için yıldzmı olmak istiyordun

Bu yüzdenmiydi gidene kal diyememen

Senin aynı yerde parladığını bildiklerini bilmenmiydi sebep

Geceyi sevmen bu yüzdenmiydi

Gece olduğunda seni bulabileceklerini bilmenmiydi

O yüzden özendin ya kayan yıldızlara

Seni bulamayacakları yerlere kaymak istedin gecenin içinde

Yeni başlangıçlar istedin hep

Ama sen beklemeyi sevdin hep

Sen bekledin , bekledin , bekledin

Ve beklemeye devam ettin

Be adam ışığın söndü ne beklersin hala

Sen bir yıldız bile olamadın ne beklersin dön sabaha

NEFESİM


             Not : Bu öyküyü rahmetli dedem Hüseyin ve rahmetli Meryem'ime ithaf ederim . Huzur içinde yatın

*********************************************************************************


rain , forest , orman , yagmur


                   Yataktan doğrulup eşine baktı . Yıllardır izlemekten bıkmadığı o yüzü tekrar izliyordu . Yüzüne eklenen kırışıklıklar , yaşlanmanın bıraktığı izler bile ona güzel geliyordu . Sonra nefes alış verişine dikkat etmeye başladı , göğsünün inip çıkışına  baktı . Eşi yıllardır kendi nefesi gibi olmuştu .  Sanki onu yaşama bağlayan önemli bir organıydı . Onda bir şeyler ters gitmeye başlasa kendisinde de hissederdi o tersliği . Öylesine bir bağı vardı ,işte onunla .
    Kadın gözlerini hafifçe aralayıp “Hüseyin “ dedi biraz sinirli bir ses tonuyla
    “Efendim” dedi Hüseyin gözlerini başka bir tarafa çevirip
    “Beni izlemeyi bırakırsan sevinirim” dedi kadın yine aynı ses tonuyla
    “İzlemiyorum ki zaten”
    “Tabi tabi “ dedi kadın “İzlemiyormuş muş , hadi kalkalım biliyorsun bugün dışarı çıkıcaz”
    “Tamam , önce bir bakayım bizim kız uyanmış mı , mutfaktan sesler geliyodu” diyerek yataktan kalktı . Bir an ayaklarını yatağın kenarındaki terliklere uzattı eski bir alışkanlıkla . Terlikleri giyemeyince kendi kendine söylenmeye başladı . “Hala alışamadın be adam şu duruma , kaç ay geçti üzerinden hala o zamanlarda sanıyorsun kendini”
    “Ne söyleniyorsun Hüseyin yine kendini kendine”
    “Yok bir şey Meryem” dedi odadan çıkarken . Tam kapının önüne geldiğinde odaya dönüp baktı . Bir yatak ve boş bir dolap vardı sadece odada .”Keşke her şeyi kaldırmasalardı” diye geçerdi içinden . Çok boş duruyordu oda . Sanki gerçekten orayı terk etmiş gibilerdi . Bu düşüncelerle kapıdan geçip mutfağa doğru ilerlemeye başladı . Mutfakta damadını gördü . Kahvaltı masasını hazırlıyordu tek başına . “Afferin damadıma , kızıma iyi bakıyor” diye geçirdi içinden . Elini gayri ihtiyari masadaki bardaklardan birine uzattı . Sonra uzandığı bardak yere düştü . Meryem içerden seslendi “Yine neyi kırdı benim sakar kocam”
“Yok valla ben yapmadım bu sefer , bardak kendi düştü” diye cevap verdi Hüseyin biraz mahcup bir sesle
“O tabak çanağı senin kırdığını hiç görmedim zaten , hep kendileri kırılır “
“Valla hayatım bu sefer kendi kırıldı” derken damadın şaşkın bir şekilde kırılan bardağı incelediğini gördü . Mutfağın kapısından uykulu gözleriyle Ilgın girdi içeri .
“Benim sakar kocam yine neyi kırdı acaba” diyip eşine bir öpücük kondurdu.
“Valla bende anlamadım , kendi kendini düştü bardak” dedi Sinan .
“Aynı babam gibisin” dedi Ilgın gözlerini babasına doğru çevirip. Ama o gözler babasına değil de sanki boşluğa bakarmış gibiydi, sanki orda olması gerekmesine rağmen orda olmayan bir şeyi ara gibiydi .Nerdeyse ağlamak üzereydi Ilgın
Hüseyin  gülümsedi kızına bakarak , onunda gözleri dolmuştu ve ağlamamak için kendini zor tutuyordu . Hemen mutfaktan kaçarcasına uzaklaşıp yine Meryem’in yanına dönmek istedi ama mutfaktan gelen hıçkırık sesleri üzerine oda ağlamaya başlamıştı . “Ağlama ulan” dedi kendine kızarak “Ağlama işte , şimdi Meryem seni böyle görürse oda ağlamaya başlayacak , ağlama Allahın cezası” diye yere çöküp sırtını duvara yaslandı . Olmuyordu işte olmuyor. Ağlıyordu . Yüzünü avuçlarıyla kapatıp ağlarken Meryem geldi yanına . Oda onun yanına çöküp başını omzuna dayadı ve ağlamaya başladı .

    *****        *****            *****        *****

                Kızıyla damadının arabasındayken Meryem’e döndü Hüseyin . Bir an bakıştılar birbirleriyle . İkisi de aynı anda “Orayı hiç sevmiyorum” dediler . Bir anlık bir gülümseme yayıldı yüzlerine . “Aynam yine konuştu “ dedi Hüseyin araba o hiç sevmedikleri yere yanaşırken . Sinan arabayı park ettiğinde hep beraber arabadan indiler . Hepsi biraz ürkek  , birazda üzgün beyaz taşların arasında yürümeye başladılar .
“Artık gitmemiz lazım biliyorsun” dedi Hüseyin üzgün bir sesle
“Biliyorum”dedi Meryem “ Daha fazla kalamayız” Sonra Ilgın ve Sinan beyaz taşlardan birinin önünde durdular . Ilgın yine ağlamaya başlayınca Sinan eşine sarılarak onu teselli etmeye çalıştı . “Tamam , ben iyiyim” dedi ve daha iki gün önce gelip çiçek bıraktğı toprak yığının yandaki toprak yığınına da elindeki çiçekleri özenle yerleştirdi . “Seni çok özledim anne” dedi Ilgın önündeki mezara bakıp ağlayarak  “Doğum günün kutlu olsun” Ağlayan kızının saçlarını okşamaya başladı Meryem . “Bende seni seviyorum bitanem”
“Hadi” dedi Hüseyin . “Gitme vakti geldi , biz ordanda görebileceğiz onları zaten”
“Tamam” dedi Meryem Hüseyin’in elini tutarak “Hadi gidelim”
Hüseyin önce Meryem’e baktı sonra alnına bir öpücük kondurup “Doğum günün kutlu olsun nefesim” dedi
Gülümsedi Meryem “ Teşekkür ederim hayatım , beni hiç bırakmadığın , burada bile yanımda olduğun için teşekkür ederim”
Ve elele tutuşup onları çok mutlu olacakları bir yere götürecek ışığın içine doğru ilerledi Meryem ve Hüseyin


2010 GELSİN HOŞ GELSİN :) - MİM

Yukarıdaki resimdede görüldüğü gibi pek dilek dileme heveslisi değilim ben . Bu fotoğraftaki yazı mecburiyetten bir dilek ağacına birşeyler bağlamam gerektiğinden yazılmıştı , bende bunu yazıp bağlamıştım :) Ne bileyim dileklerim pek gerçekleşmediği için bende yıllar önce dilek dilemeyi veya benzeri fiilleri braktım . İnsan beklenti içine giriyo sonra :) Ama madem morkedi tarafından mimlendik hadi bende 2010 ile ilgili içimden geçenleri yazayım :) Benim için güzel geçen 2009 pekde iyi bitmedi . 2010 çok güzel geçecek gibi bir his var içimde :)  

*Kesinlikle para istiyorum 2010 zatı muhtereminden ama öyle beni değiştircek , yoldan çıkarıcak kadar değil .Sadece hayalini kurduğum bir kaç şeyi yapacak kadar  

* Bu sene bulutların üstüne çıkıp sonrada çivileme yere çakılmak istemiyorum . Ya sürekli o bulutlarn üstünde kalayım yada hiç o bulutların üstüne çıkmayayım  

* Tango öğrenmek istiyorum . Şöyle gerine gerine tango yapmak istiyorum :)  

* Yan flüt istiyorum bu sene , flüt çalmayı öğrenmek istiyorum . En azından bir müzik aletini adam gibi çalmak benim gibi bir müzik aşığı için gerekli bence  

* Evlilikle ilgili tek bir kelime bile duymak istemiyorum  

* Kalender meşref olarak takılmak istiyorum :)  

* Yeni insanlarla tanışmak , onlarla dost olmak istiyorum  

* Yapmayı özlediğim bazı şeyler var , onları yine yapabilmeyi istiyorum  

* Kafayı çekip çekip , sokaklarda "SEVMİYORUM ULEEEN" diye naralar atmak istiyorum . Her şeyin tersini yaparımda ben :)  

* Matrix'in yeni serisi çekilsin istiyorum . O matrix heyecanını özledim :)  

* Bir kitabım çıksn istiyorum . Öyle best seller falan olmasna gerek yok , kendi kitlesi olsun yeter . Ölünce arkamda beni hatırlatacak bir şeyin kalması iyi olurdu .  

* Kankam bu sene zorla falıma bakmasın istiyorum . Sonra falı çıkmayınca küfrediyorum kendisine :)  

* Son olarak ayrılıklara aşağıdaki gibi tepki vermek istiyorum :))))

İLERDE OLURSA KIZIMA MEKTUP

child , cute , sevimli , cocuk

Merhaba bebeğim , bi tanem , aşkım .
Şimdi beni tanımıyorsun , tanımıyorsun bu genç adamı . Ben …. Ben senin babanım kızım . Bilmiyorum sana anlatacaklarımı duyabilecekmisin ama bildiğim , seni çok sevecek bir baban olacak gelecekte . Şimdi bilmediğim bir yerdesin, galiba cennet dedikleri yerdesin şimdi ve beni dinleyip gülüyorsun , “bu aptal adam mı benim babam” diye. Üzgün bebeğim baban bi aptal . ama bu aptal adam seni çok seviyor .
Bir gün gelecek bir kadın bana bebeğimiz olacak diyecek . Sevinçten havalara uçacağım o an . Herkese baba oluyorum diyeceğim , sokaklara çıkıp haykıracağı
-Baba oluyorum !!!
-Baba oluyoruuuuuuuuumm !!!!!!!
Bende baba olacağım , babam olacağım bende . Aylarca senin aramıza katılacağın günü bekleyeceğiz. . Annenle hayaller kurup , planlar yapacağız . Bi tanem seni çok seviyorum ama annenide fazla hırpalama olurmu , onuda çok seveceğim çünkü .
Ve o an gelecek , hep kötü anılarımın olduğu o hastane koridorunda senin geldiğini müjdeleyecekler bana . Seni ilk gördüğümde allahım diyeceğim , bu küçücük şey ne kadarda tatlı. Acemice seni kollarma alacağım . Ne kadarda güzel kokuyosun sen . Allahım ellerimde bi mucizeni tutuyorum , bana böyle bir mucize verdiğin için sana şükürler olsun , hayatım boyunca bu mucizeni koruyacağıma yemin ederim . Göz göze geleceğiz senle . Sakın korkma tamamı . o uzun ince şey senin baban .
Büyümeye başlayacaksın . İyi günleride olacak , kötüleride ama ben her zaman senin yanındayım bebeğim .hastalanacaksın , başucunda sabahlayacağım , üzülüğünde bende üzüleceğim , senin sevinçlerini paylaşacağım . Sana masallar anlatacağım , oyunlar oynayacağım seninle. Okula başladığında sabahları beraber gideceğiz okula , beraber ders çalışacağız seninle . Ama matematikde bana güvenme bebeğim , üniversitede 5. senede geçebildim matematiği , kusura bakma sana pekde yardımcı olamayacağım bu konuda
Git gide büyümeye başlayacaksın , güzel genç bir kız olacaksın zamanla . Anneni bırakıp seni kıskanmaya başlayacağım . Ama baştan söyleyeyim , baban biraz geri kafalıdır , öyle açık saçık giyinmene izin vermem , hele yanında bi çocuk görürsem parçalarım o çocuğu . Ama gün gelecek hıyarın biri senin kalbini çalacak . Uçacaksın yuvandan ve o hıyarla kendi yuvanı kuracaksın

  child , cute , sevimli , cocuk

YOKSA SİZ HALA GREASE'İ İZLEMEDİNİZMİ :)



--> -->
Şimdi nerden nereye diyeceksiniz ama oldu bir kere , mazur görün beni :) En son gösterime giren 7 kocalı hürmüz’ün ne filmini ne de fragmanını izledim ama müziklerine bir bakayım dedim , gerçekten çok güzel olmuş . Özellikle vokaliz grubu kendi tarzlarıyla farklı bir hava katmışlar . Bu filmin albümünden iki parça çok hoşuma gitti . Birincisi yıllarca Nurhan Damcıoğlu’yla andığımız “Yangın var” şarkısının erkekler tarafından yorumlanmış olması ikincisi ise yine bir bayan yorumuyla dinlediğimiz Ezginin Günlüğü’nden “Bana bi koca lazım” şarkısına erkek yorumununda katılıp , şarkının “Bu gece lazım” olarak değiştirilmesi ve zaten eğlenceli olan şarkının dahada eğlenceli hale getirilmesi . Ben bu şarkıları dinlerken aklıma müzikaller geldi . Tabi müzikal diyince akla gelen ilk filmlerden Grease :)
Tamam ben o dönemde yoktum , belki babamla annem bile birbirlerinden haberdar değildi ama müzikal deyince benim aklıma ilk Grease gelir . Çok basit bir konusu olsa da , müzikleriyle kareografileriyle , danslarıyla 20 sene sonra bile tekrar gösterime girip hatırı sayılı bir hasılat elde edebilmiş bir filmdir . Filmi izleyen erkeklerin çoğu Sandy’e hasta olmasına rağmen ben kısa saçlı , uyuz , ukala , içten pazarlıklı Betty’e hastaydım :) Fazla söze gerek yok , aşağıda wikipedia ve sözlüklerden toparladığım filmle ilgli yorumlar var .
Wikipedia
Film için eleştirmenlerin birçoğu "zamanın ötesinde" tanımını kullanırken bir kısmı "1950'lerin sonu 60'ların başını anlatan, 70'ler yapımı bir 90'lar filmi" tanımlamasını tercih etmektedirler.
Sözlükler
• Her izlendiğinde insanın dans etmek ve şarkı söylemek istemesine sebebiyet veren çok eğlenceli film. muhteşem bir soundtracki vardır ayrıca insanın içini kıpır kıpır bir hale getirir.
• çeşitli oynak kalça hareketlerini hiç çekinmeden ve garipsemeden yapan erkek oyuncularına saygı duyduğum müzikal
• hiç sıkılmadan yüz kere izleyebilceğim, her izlediğimde de acayip etkilendiğim süper bir film. hele o şarkılar...sanırım 1978 yapımıydı. artık bir klasik haline gelmiştir. lisedeyken benden başka kimse bilmezken üniversitede sorduğum herkes filmi bildiği için bana ''vay be demek üniversite kültürü buymuş.'' dedirten film. ayrıca zamanın modasını ve hit şarkılarını da yansıtır.ben sondaki göğe yükselme sahnesini hep e.t. ile özdeşleştiririm nedense. insanı alır da götürür yaşamadığı ama hep olmak istediği zamanlara.
• sonunda esas oğlan ve esas kız beraber arşa yükselirler arabayla ve o kadar süre gerçekçilikten kopmayan filmin içine ederler, oraya kadar herşey güzel ilerler, babidop şubibop danseder elemanlar, güzeldir.
• keşke bu filmin içinde yaşasaydım dediğim yegane film olma özelliği dışında müzikleri ve danslarıyla insanı cezbeden bir klasik.filmin soundtrack albümü hala satılıyor.hatta biraz zorlarsanız vcd'sini veya dvd'sini de bulabilmeniz mümkün dükkanlarda.bir zamanlar trt de verildiğinde videoya kaydettiğim ama sonra abimin üzerine yılbaşı gecesi revü kızlarını kaydetmesinden dolayı son 2.5 dakikasına sahip olduğum film oluyor aynı zamanda grease 2'yi pek beğenmedim,tavsiye etmiyorum.ama grease'i bulursanız mutlaka izleyin.
edit:artık vcd'sine sahip olduğum film.
• en mutsuz insani bile gulumsettirebilecek, nese dolu, girgir samata muzikal. john travolta saturday night feverda yetenegini kanitladiktan sonra bu filmle de buyuk sukse yapmistir. karakterler, diyaloglar, koreografi ve danslar mukemmeldir. ust uste izleseniz bile baymayacaginiz ender filmlerdendir.
• izlediğim en güzel müzikallerden biri..konu her nekadar basit olsada..kareografi..o müzikler ve karakterler muthis..
• sinemanın sadece ekşın(!)dan ibaret olduğunu sanan hödük seyircilerin bile hoşuna giden süper film.
• eskimeyen filmlerden biri. film vizyona girdigi dönemde o kadar basarili olmustur ki yapimcilar bile bu kadarini beklemediklerini itiraf etmisleridr. o yillarda olivia newton ve john travolta nin birer idol e dönüsmesine neden olmustur. aslinda oldukça dandik bi konusu olmasina ragmen çok sevilmistir. en son geçen sene akbank reklaminda çeng çeng dubidi dubidi müzigi bize hatirlatilmistir. efsanedir, severiz, eglencelidir.
ayrica film bi lise dönemini anlatmasina ragmen oyuncularin yas ortalamasi 30 un üstündedir
1. nerdeyse 30 yıllık olmasına rağmen tekrar tekrar seyredilesi eskimeyen müzikaldir, her seyredişte müzikallerin yeniden doğuşu beklenmektedir. 20. yılı şerefine tekrar gösterime girmişliği vardır ve yine gişede başarılı olmuştur ancak bu yeni versiyonda renklendirme yapılmıştır ve john travolta'nın söylediği sandy şarkısı kesilmiştir.
• hayatimin filmlerinden birisidir. izlerken yaf keske bende o donemde yasasaydim dedirten filmdir. hic bir sahnesi hizli cekim olmamasi film canli tutar. uzerinden yillar gecse de yine de izleyecegimiz torunlarimiza izletebilecegimiz bir muzikal filmdir. john travolta' nin daha once bu muzikali tiyatroda farkli bir karakterde oynamasi ve rolu cok iyi bilmesi konuya hakim omasi gercekten filmi bastan sansli kilar. zaten film ekibinin birbirleriyle olan iliskileri ve dayanismaari filmin basarisini arttiran etki olmaktaydi. hatta bir cogu dogaclama olan karelerde nce oyuncular eglenmistir sonra da biz. ilk basta filme baslarken ya basaricaz ya da kaybedecegiz diyerek baslasalar da sonunda eglenceli cekim ve dayanisma film cekimleri daha bitmeden basardiklarini dusunmustuler. dunya film muzikal endustrisine ve hepimizin hayatina kazik cakmis filmdir.

 

HER ŞEY BİNİP GİTMİŞ UÇURTMALARA + MİM

ucurtma , kite -->
Uçurtma bayramı vardı , hadi değişiklik olsun bizde gidelim dedik . Yapıp uçurtmamızı gittik şenliğe . Her zamanki grubumuz tamamdı . 3 erkek 2 kız . Sonra en güzel uçurtma yarışmasına katıldık ve 4. olduk . Çok kızdık torpil var dedik ama olsun , bizim gözümüzde uçurtmamız en güzeliydi . Ardından aldık uçurtmamızı koyduk rüzgarın önüne . Uçmadı inatçı uçurtma , saatlerce uğraştık ama uçmadı . Ne denediysek , ne yaptıysak beceremedik bir türlü . Sonra herkes dağılmaya başladı . Tek tük birileri kalmıştı ama biz inat etmiştik bir kere . Tekrar tekrar denedik , uçurtma inatçıydı ama biz ondan daha da inatçıydık . Sonunda uçtu uçurtma , hem de ne uçma , zor zaptediyorduk uçurtmayı . Biz uçurtmayı en son uçuran kişiler olmuştuk . Çok az kişide görse , en sonda olsa uçmuştu ya uçurtma şanslıydık . Şanslıydık çünkü uçmamış olsaydı da yinede bir uçurtmamız vardı en azından , en güzeli olduğuna inandığımız ve uçacağını hayal edebildiğimiz :)





Bir yerlerden MİM kaptım kendime , domuz gribi kaptım gibi oldu bu cümle ama neyse :)
MiM:Senin için 5 önemli yer ?
1- Kankamın evi – Orası bizim grubun ikinci evi gibi bir şey . Orası olmazsa olmaz yani
2- Göztepe Özgürlük Parkı – Çocukluğumdan beri vazgeçemediğim yerlerden biri , bizimle birlikte büyüdü , olgunlaştı sanki . Biz değiştik , biz değiştikçe o da değişti
3- Kadıköy – Düşündümde belli bir yer yerine kadıköyün her yeri önemlidir bir yerde benim için . Cafesiydi , barıydı , parkıydı , sinemasıydı . Kadıköy işte fazla söze gerek yok , hayatımız .
4- Nautilus – Canımız sıkılınca takıldığımız mekanlardan biri . Bu aralar pek gidemiyoruz ama
5- Adalar – Şimdi adaları yazmasam olmaz yani . Her gidişimizde yeni bir mecera , yeni bir anı verir bize
Mim isteyen varsa alabilir :)

BANA BİR MASAL ANLAT BABA

child , cute , sevimli , cocuk


           Dün gece uyku tutmadı beni , döndüm durdum yatağın içinde kafamda sürekli düşünceler . Kafamdaki bir şeyi alıp başka bir yere koyuyorum oh tamam diyorum ama sonra başka bir şey çıkıyor . Bu özelliğimi hiç sevmiyorum , ayrıntılar içinde boğulmayı sevmiyorum . Sonra kalktım biraz bilgisayarı açıp internette dolaştım . Kafam dağılınca tekrar yatağa geçtim beş dakika sonra yine kafamda düşünceler . Baktım bu böyle olmayacak kesin bi çözüm bulmam lazım . Güzel bir şey düşünmeye karar verdim . Bir çocuğum yok , evli bile değilim ama gelecekteki kızımı düşündüm . Beni tanıyan herkes bilir bir kız çocuğumun olmasını nasılda istediğimi , kız çocuğu görünce nasıl delirdiğimi .Bende başladım kızımı hayal etmeye . Bir anda kendimi parkın birinde , kum havuzunda onunla oynarken buldum . Ben kumdan kaleler yapmaya , oda benim yaptıklarımı taklit etmeye çalışıyordu ama beceremiyordu . Sonra bana sordu “baba sen nasıl yapıyorsun” diye . Bende anlattım nasıl yapacağını . Oda birkaç denemeden sonra yapmayı başarınca yüzüne büyük bir mutluluk ve babasının yaptığı bir şeyi yapabilmenin verdiği bir gurur ifadesi belirdi . Bende kendi kendime babasına çekmiş , kızımda yetenekli diye düşünüyorum . Sonra o sıkılıyo , salıncaklara doğru koşturuyor . Koştururken “Baba beni sallarmısın” diye bağırıyor . Aslında kucağıma alıp beraber sallanmak geçiyor içimden ama onun bu zevkini berbat etmek istemiyorum . Başlıyorum bitanemi sallamaya . Her çocuk gibi daha hızlı sallamamı istiyor , salıncağı tepesine ulaşmak istiyor ama ben her seferinde hızlandırmış gibi yaparak onu kandırmaya çalışıyorum . Ordanda sıkılıp kaydıraklara koşturuyor , bu sefer ben bağırıyorum arkasından “Dikkatli ol , bak bi daha getirmem seni” Sonra gidiyorum çimenlere uzanıp güneşin tadını çıkarmaya başlıyorum . Gözlerimi kapatmışım yine her zamanki gibi kafamda düşünceler ordan oraya at koşturup duruyor . Sonra yanıma biri uzanıp yanağımdan öpüyor . Gözlerimi açıyorum bana gülümseyerek bakan kızım gelmiş .Başını göğsüme dayıyo ve öylece hayalimdeki ben , kızım ve gerçek ben uykuya dalıyoruz

            Evli değilim , bir kızım yok , olup olmayacağınıda bilmiyorum ama ben olmayan bir şeyi özleyecek kadar manyak bir insanım :,(


child , cute , sevimli , cocukchild , cute , sevimli , cocukchild , cute , sevimli , cocukchild , cute , sevimli , cocuk

ÇENGELKÖY OLUR MASAL



BALATALARI SIYIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

deli , crazy , mad , cilgin
-->
Evet resmen açıklıyorum , hastalıkdı , şuydu , buydu derken , yıllar süren bir aradan sonra tekrar kafayı yemiş durumdayım . Biri bir şey yapsa da içimdekileri boşaltıp rahatlasam :/
Offff Offf . Boş verilmişliğimin resmi yukarda :)





EYE OF THE TİGER

rocky balboa , rocky
Sabah kalktığımda gözümün üstünde bir ağırlık hissettim , hemen koşturdum aynaya baktım . Aklımdan ilk geçen “ulan uykumda dövdülermi lan beni” Gözüm bayağı şişmiş , dayak yemiş gibiydim . Kendimi Rocky Balboa gibi hissettim . “Başardım Adrian , uykumda bir şey başarmışım ama haberim yok , Adriaaaannnnn .” Eye of the tiger'ı mırıldanarak işe gitmek için hazırlanmaya başladım . “Risin’ up, back on the street , Did my time, took my chances”
Vücudum artık beni iyiden iyiye uyarıyor . Kendine dikkat et , kendine çeki düzen ver diyor şiddetli bir şekilde . Bende onu dinlemeye karar verdim . Bu tür durumlarda yaptığım ve kesinlikle uygulamaya koyduğum o acil kendimi kurtarma planlarından birini hazırladım
1- Akşam erken yat
2- Bir-iki hafta evde bilgisayarı mecbur kalmadıkça açma
3- Stres yaratacak şeylerden uzak dur
4- Yediğine içtiğine dikkat et
5- Acil olarak sigarayı bırak
6- Kafanı toparla
7- Kendine yeni uğraşlar bul

Evet , bunları yapabilirmiyim , yapabilirim tabi neden yapamayayım ve şu anda ciddi ciddi kendimle inatlaştım .Yani iş artık inada bindi . Özellikle bilgisayarı kapatma durumu bana çok iyi gelecek . Uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımı ziyaret edeceğim , kitap okuyacağım , tekrar yazmaya başlayacağım , belki hiç gitmediğim yerlere gideceğim , bilgisayarın uyuşturduğu kafamı toplayacağım , arkadaşlarımın peşine takılıp biraz onlarla gezip tozacağım , biraz onların ortamlarında takılacağım , beni eğlendirecek , moral verecek şeylerle uğraşacağım . Hadi bakalım hayırlısı :)


ISSIZ ADAM DEĞİL ISSZ ADA :)

Bu aralar geldiler yine bana , üfürükten nem kapar hale geldim , biri bir şey dese , ya altından ne çkacak diye düşünüyorum yada ters bir şey söylesede biraz çemkirip deşarj olsam diyorum . Yaptığım hiç bir şeyden zevk alamıyorum , her şey boş ve gereksiz geliyo , ne kimseyle konuşmak nede kimseyi görmek istiyorum , sürekli gerginim , kafamda sürekli düşünceler dönüyor ve ben tek bir şey bile düşünmek istemiyorum , o bile zor geliyo bana , sürekli düzgün giden bir şeylerin ters gitmesini bekliyorum , yani sağdan soldan , önden arkadan , yukardan aşağıdan her bir yandan geldiler bana . Şu geçici durumu atlatabilmek için tek istediğim şey bir ıssız ada bulmak . Yokmu bildiğiniz bir ıssız ada . yanıma üç şeyde istemiyorum valla , ıssız olsun yeter :) Yada kafamı alıp çekip gideyim bir yerlere oda olabilir , belkide hiç geri dönmem yada uyusam bu gece vede hiç uyanmasam yadaaaa hazır kurban bayramıyken kurban edin beni :) Çokmu içtim lan ben :) İçelim güzelleşelim evladım :) ada, island , yalnizlik

NERDE O ESKİ BAYRAMLAR

bayram , seker , candy Klasik nerde o eski bayramlar yazısıdır bu ,o yüzden fazla bi beklentiniz olmasın . Büyümenin temel kurallarından biridir , çocukken bizin için inanılmaz gelen , günler öncesinden iple çektiğimiz bayramların o inanılmaz büyüsünün yaş ilerledikçe kaybolması . O zaman çocuk aklıyla yapmaktan zevk aldığımız şeyler ne güzeldi . Her bayram toplayacağımız harçlıklar için yaptığımız hesaplar , kapı kapı dolaşıp şeker toplamamız , kız kaçıranlar , torpiller , maytaplar , harçlıklarla alınan oyuncaklar , özenle giymeyi beklediğimiz bayramlıklar ne güzel şeylerdi . Hala büyük bir yanım çocuk kaldı ama büyümenin getirdiği farkındalık eski bayramların tadını almamı engelliyo . O bayramlarla ilgili bir anımı anlatayım konu açılmışken . Bayram ilk gününü her zaman kuzenimle geçirirdim üniversiteyi bitirene kadar . Yine kuzenle kapı kapı dolaşıp şeker topluyoruz , dolaştığımız evlerden birinden bize mendil verdiler . Tabi biz ,bizden önceki nesillerin şeker , çikolata vs. ile birlikte mendilde verdiklerini bilmediğimizden şaşırdık bu ne diye. Daha sonra oradan ayrıldık , kuzen tutturdu olum bu mendiller büyülü olmasın diye . Ne alaka falan derken benimde aklımı çeldi . Biz asansörden inerken o büyülü mendilleri asansör boşluğuna atıp devam etmiştik yolumuza . Çocuk aklı işte :) Acaba düşünüy orun bu bayram çocukken yaptığımız şeylerimi yapsak . Ne bileyim çatapat alsak , kapı kapı dolaşıp bayramlaşsak çok komikmi olur :) Bunu bi düşüneyim ben :)

HER YERDE SEN

love , ask , sevda , sevgi , birds Her yere senin parçalarını serpiştirdim
Her şeyin içinde bir parça sen olsun diye
Yollar sıkıcı değil artık sen yanımda olduğundan
Yaptığım her şey daha anlamlı
Gördüklerim daha güzel
Nefes alırken bile seni çekiyorum içime
Bana bakanlar seni görürler gözlerimde
Çünkü dışarda , içerde , aklımda , kalbimde
Hatta bedenimde ve ruhumda
Sen varsın her şeyimde
İşte bu yüzden
Ne zaman seni özlesem
Çeviriyorum gözlerimi
Seni nerde görmek istersem oraya
Gördüğüm hayal olsada
Ben senin hayalini bile çok seviyorum

ARTIK DAHA RENKLİ

food face , yemek , surat Bloğumun formatını değiştiriyorum artık . O eski iç karartıcı görüntüyü ve karanlık yazıları halının altına itiyorum . Daha neşeli , daha eğlenceli bir format düşünüyorum kendime . Biraz kendi hayatımdan , biraz başkalarının hayatından , merak ettiklerimden , merak edilenlerden , sevdiklerimden , sevmediklerimden , öfkelendiklerim , öfkelenemediklerimden , kısacası hayattan bahsedicem ve bunu çoğu şeyi tiye alarak yapıcam . Evet evet güzel olacak sanırım , ilk olarak temamı değiştirdim ama bu şimdilik geçici bir görünüm , vakit bulduğumda daha düzgün bir görünüm oluşturacağım kendime , yani birkaç gün sırf görünüm için uğraşacağım . Bide uzun zamandır ihmal ettiğim , takip etmeyi bıraktığım bloglar var . Sevdiğim blogları en kısa zamanda takibe başlıyorum . Yorum yazmayı özledim

ERKEKLERDE AĞLAR

alone man , alone , man , yalnizlik Erkeklerde ağlar  
Gözlerinden süzülüp akmasa da gözyaşları
Erkeklerde ağlar  
İçlerine akıtırken gözyaşlarını  
Siz duyamazsınız ama  
Bağıra bağıra , hıçkıra hıçkıra  
Kalplerine dökerler gözyaşlarını usul usul  
Zaten kömür misali yanan kalpleri  
Benzin misali o gözyaşlarıyla  
Dahada ısınır , cehennem olur  
Ve duman kokusu kaplar benliklerini  
Kendi dumanlarıyla boğulurlar  
Erkeklerde ağlar  
Gözyaşlarının tuzunu hissedemeseler de dillerinde  
Erkeklerde ağlar
Ruhları sırılsıklam olur o damlalarla  
Üşürler yanan kalplerine rağmen  
Tadını hissedemedikleri o gözyaşı tuzunun  
Acısını hissederler kalplerindeki yaralarda  
Canları acır sızım sızım
İlacı olmayan , çaresi olmayan o damlalar  
Kezzap olurda sızar düşüncelerine

SUSUYORUM

Yine duvarlar üstüme üstüme geldi bu gece  
Duramadım çıktım bende gecenin huzuruna  
Bir yanıma aldım gölgemi  
Diğer yanıma sevdiğimin hayali
Önümde bizim yerimize ağlayan yağmur  
Yürüdük ayaklarımız bizi nere götürdüyse  
İstedimki bizi kimse fark etmesin  
Kimse görmesin içtiğimi  
Demesinler kim bu sarhoş  
Bilmesinler yarin canı acıdğı için  
Benim canımın yandığını cayır cayır  
Bilmesinler canımın benden kaçtığını  
Bende karar verdim  
Kimse bir şey sormasın diye  
Susarak içtim bu gece  
Konuşacak kimse yok
İçime attığım herşeyide  
Susarak üşüdüm bu gece  
Yar unuttu benzediğimizi birbirimize
Çekildi bir köşeye konuşmadıda  
Susarak özledim bu gece  
Çok sustum bu gece  
Ama en çok sana susadım

KENDİMLE KAVGA

angel , melek , castiel , devil Ulan yazmak istiyorum ama yazacak bi şey bulamıyorum , aslında yazacak çok şey var ama ortalık yerede yazılmıyoki be anam . Hayır yanlış anlaşılmasın sapıkça şeyler değil , gayet duygusal içten şeyler ama yok yazamam . Günlük tutmayı özledim ya . En azından ona yazabiliyordum . Hani bazı şeyleri kimseye anlatamazsın yada anlatmak istemezsin yada avazın çıktığı kadar bağırmak istersin ama bağıramazsın ya , öyle bir şey işte . Birilerine anlatsan duymak istemeyeceğin şeyleri söyleyeceklerinden korkarsın . yok ulan yazmıyo kalem işte . Yaz diye bas bas bağırıyorum . Ben inadım kalem benden inat yahu . Kalemim sen yazmıyosun , gözüm bari sen ağla diyorum yok olmuyor .Ya hüngür hüngür ağlamak nasıl bir şeydi hatırlamıyorum bile . Dışarı çıkıp kendimi yollara vursam , saatlerce dolaşsam diyorum ayaklarım da inat . Ulan bu gece uyuzluğu tuttu her şeyin . Tutmayın beni bırakın ya . Sınırım olmamalı benim , sinirim hiç olmamalı . Kime olacakki sinir . Ben hep kendime sinirlendim . Ne istiyorum kendimden , ne alıp veremediğim varki . Bu kadar hırpalamak niye . Oğlum hadi başkalarına acıyorsun , kendinede acı bari ya .Ne çok ya kelimesini kullandım , daha doğrusu kelimeciğini . Yağcılığım üstümde bugün ama gıcırdayan ruhumu yağlasam daha iyi olurdu . Bugün ne alıp veremediğim var kendimle bilmiyorum diyeceğim ama gayet iyi biliyorum . Seviyorum . Bu gecenin en güzel şeyi bu kelime galiba . Seviyorum, seviyorum , seviyorum .Sevmek , sevilmek güzel şeyler . Sevmek ölmekle başlar ama bu sefer sevmek hayat doğursun bana , ona ve bana . Sevdiğimin diliyle konuşmak isterdim ama yok Gökçe bilmezsiniz siz . Yer canlıları anlamaz onun dilinden . Seviyorum . Birde kendine sev be adam , Hep başkaları hep başkaları , sonrada hani bana hani bana dersin . De anam de. Daha çok konuşursun kendi kendine . E o zaman konuşmaya devam değimli . Seviyorum . Özlemek bu kadar zormuydu , istemek böle bir şeymiydi . Eser durursunda özlemlerin üzerinden , be adam azcık dinlen be . Çek ruhunu bir huzur kenarına ense yap biraz .Kenar süsü olmuş duyguları boş versene . Hep uçurumun kenarına yakın durdunda uçamadın o uçurumdan aşağı . Seviyorum . Anladık ulan anladık seviyosun . Anla sende işte , ağla işte seviyosun . Niye ağlayasınki gül , avazın çıktığı kadar gül ,bayılana kadar , bu gece herşey inat ya inadına gül işte sende, hep inadına gülmedinmi sen , bu gece üzülmede inadına gül üzülmenin suratına doğru . Gençliğine gül , heder olan şeylere , baş tacı olanlara , boş verdiklerine , çok şey alıp hiç vermeyenler , hep verip alamayanlara , duyduğuna duymadığına gül . Duyduk duymadık deme oğlum gül . Sen palyaçosun, palyaçoluğuna gül . Dokuz köyden kovulanlar palyaço olur , sen o dokuz köye gül . onuncu köy sevdiğin kız oldu dur . Başka köy kalmadı artık dur . Gülme bu sefer güldür . onuncu köy yarin , yarini üzme dur . Yar hayattır durda hayatı yaşa . Seviyorum . İşte düşünmeden seviyorum diyebileceğin köy bura dur ve sevmeye , seviyorum demeye devam et . Şimdi onu bunu bırakta yat uyu zıbar hadi . Hani derdi ya bir zamanlar , zamanın içinde yitip gitmiş bir dost ,uyumak ölmektir diye . Koparsın bu dünyadan başka bir dünyada yaşarsın derdi ya . Hadi bu gece bir daha öl

YAĞMUR

orman , yağmur , forest , rain Yağmur bana geri ver gözyaşlarımı  
O kadar ihtiyacım varki bilemezsin  
Ne zamandır kirli kaldı gözlerim  
Temizlemezsem boğulacağım  
Boğulacağım içime dolan dumanların isinden  
Sen yağdırırken benim gözyaşlarımı yeryüzüne  
Ben içimdeki ateşlerde yanarak söndüm  
Oysa gözyaşlarım vardı onları söndürecek  
Yağmur geri ver bu gecelik gözyaşlarımı  
Bu gece ben yağmalıyım 
  Bu gece sabaha tertemiz uyanmalıyım

İSTANBUL SENİ İSTER

istanbul , turkey, kiz kulesi -->
İstanbul seni ister
Kimse farkında değil ama
Senin adını anar çığlıklarında martılar
Vapurlar iskeleye yanaşırken
Senin için bağırırlar
İstanbul her gece senin için yakar ışıklarını
Gelirsen , kaybolma , yönünü bul diye
Senin gelişini haber verebilmek için
Yedi tepenin her biri ayrı ayrı seni gözetler
Minareler gökyüzüne uzanır
Belki bir melek olurda gelirsin diye
Ezanlar Allah der
Bende şükrederim allaha
Seni karşıma çıkardığı için
İstanbul’un gözlerinde ararım seni
Ama biz İstanbul’u izlerken gözlerimiz kapalı
İstanbul seni görememenin acısıyla yanar
Denizler durgun , dalgasız bekler
Olur ya belki deniz kızı olurda gelirsin diye
İstanbul seni ister
Yalan , yalan tüm yazdıklarım
İstanbul değil seni isteyen
Tüm benciliğimle ben isterim
Çünkü ben kendini İstanbul sananım
Ben kendini mecnun sayan
Ben aşık olan
Seni tarifsiz seven adamım

ÖLMEK SEVMEKLE BAŞLAR

heart , kalp, yurek , sevda


Sevmek ölmekle eşdeğer oldu hep bana
Kimi seversem sonu ölüm oldu
Ben düşünürken sonsuza kadar mutlu bir hayatı
Bir de baktım sırtımda bir hançer
Yanlış düşünmüş bence yazar
Demiş ya sevmek ölmekle başlar
Yalan
Ölmek sevmekle başlar çünkü
Her kalp çarpıntısı bir ölüm habercisi
Yüzümdeki her gülümseyiş azraile davetiyedir
İşte bu yüzden
Korkularım tekrar ölmek istemeyişimdendir
Sevgiden değil korkularım , saklanmalarım ölümdendir
Hani bilsemki
Gerçekten sevileceğim , yalansız , dolansız
Ölmek , yaşamak hepsine razıyım
Ya sen , sende ölümü mü olacaksın
Yaşamayı unutmuşken
Bana bir nefes hayat mı olacaksn
Ölümüm değilde
Doğumum mu olacaksın

SENİN İÇİN

dunya , earth , world , hands



Başladım hummalı bir çalışmaya
İçimde senin için yeni bir dünya hazırladım
Kaldırdım eski depremlerin tüm yıkıntılarını
Döndüm çölleşen bahçelerime
Yeniden diktim toprağıma yanan umutlarımı
Sönen güneşimi gömdüm
Senin yüreğini koydum yerine
Her gün içime sen doğ diye
Kapattığım tüm yollarımı yeniden açtım
Saçtım etrafa aşk tohumlarını
Senin için neler hazırladım neler
Bir masal yazdım içimdeki dünyada
Binbir gece değil binlerce gece sürecek
Bir taht hazırladım prensesim için
Bir ejder koydum seni koruyacak
Yedi cüceler bile bıraktı pamuk prensesi senin uğruna
Uyuyan güzel uyandı kendiliğinden
Susturdum bütün gürültüleri
Şarkılar çaldırdım seni anlatan
Seni bilmem ama
Ben senin için
Mutlu bir son hazırlamak istiyorum

KELEBEK ETKİSİ

butterfly effect , kelebek etkisi , kelebek Üniversite yıllarında bir arkadaşımla beraber başımızdan geçen kötü olayları yorumluyoruz . Konu benim başımdan geçenlere geldikten bir süre sonra yaklaşık olarak bana şöyle bir soru sordu “Geçmişe dönme imkanın olsa yinede aynı şeyleri yaparmıydın” Düşündüm, biraz garip ve zor bir soruydu benim için . Her şeyi daha iyi yapabilirdim , belki daha iyi , daha güzel , daha mutlu bir hayatım olurdu . Ama yinede bunu düşününce içimde adını koyamadığım bir tedirginlik kaplatmıştı . “Evet” dedim “yine aynı şeyleri yapardım” O da güldü bana ve “O zaman sen mazoşistsin” dedi . Ne kadar ısrarla bunun mazoşistlik olmadığını söylemeye çalışsamda bunu yeterli derecede destekleyecek şeyler söylemediğimden o haklı gözüküyordu. Geçenlerde nedense bu konuşma aklıma geldi . 18- 19 yaş çocukluğuyla cevaplayamadığım şeyi cevapladım . O zamankinden daha çok şeyle mücadele etmiş olmama rağmen bu soruyu tekrar sorsa yine evet derdim ona . Mazoşist olduğumdanmı peki ? Hayır ! Çünkü geçmişi değiştirmek beni değiştirecekti. İşte beni tedirgin eden şeyde buydu . Hayatımdaki her şey daha iyi olsa , hiç hata yapmasaydım şu an bambaşka bir insan olurdum . . Belki her şey daha mükemmel olurdu ama ben şu anda olduğumdan daha az şey öğrenmiş olurdum . Hayat sahnesine tamamen hazırlıksız şekilde kulaktan dolma bilgilerle çıkardım Hangi nasihat , hangi kitap , hangi felsefe bana yaşadıklarım kadar şey öğretebilrdiki . Yaptığım her hatanın bana getirdiği , götürdüğünden daha çoktu . Basit bir örnek olarak eğer lisede okuldan atılmayıp aynı okulda kalsaydım belki yaşadığım acıların bir çoğuda olmayacaktı ama o zaman bugün üniversite mezunu olma ihtimalim çok düşüktü . Bu gün arkadaşlık ettiğim insanların hiçbiri hayatımda olmayacaktı . Belki tamamen farklı alışkanlıklarla farklı bir kişiliğe sahip bir insan olacaktım . Geçmişe dönüp bunu niye değiştireyim ki . Kötü bir olay gibi gözüken bir şey benim hayatım boyunca başıma gelebilecek en iyi şeylerden biriydi .Her şey olması gerektiği gibi oldu , ne bir eksik , nede bir fazla Ben her şeyin bir nedeni olduğuna inananlardanım . Dünyadaki herşey etki-tepki üzerine kurulmuştur . Hayattaki her adımımız bize uygulanan etkilere verdiğimiz tepkilerdir. Bir nevi kelebek etkisi yani . Büyük bir ihtimalle başmıza gelen her olay aslında hayatımızda yer almayan belkide hayatımız boyunca varlığından bile haberdar olmayacağımız insanların etki-tepki varyasyonlarının sonucudur. Biz hep çevremizdeki insanların tepkisine dikkat kesilmişizdir . Ama onların bize etkisi acaba neyin tepkisi diye merak etmeyiz . Dediğim gibi bu kelebek etkisinin başıma getirdiği olaylar beni ben yapan şeyler . Her şeyi daha iyi yaşamaktansa yaşadığım şeyler daha tatmin edici benim için . Herşeyi hatasız yapmak beni mükemmel bir insan yapmaz , aksine beni yürüyen bir bomba haline getirirdi . Kötü bir şeyle karşılaşmak benim için yıkım olurdu . Mazoşist olduğumdan değildir geçmişe dönersem aynı şeyleri yapacağım demem . Bugüne kadar öğrendiğim hayat dersini öğrenememe korkusudur .Öss değil bu hayat sınavı . Üç yanlış bir doğruyu götürmez aslında . Bir yanlış bile bir çok doğruyu beraberinde getirebilir yeri geldiğinde. Ne zaman bir hata yapsam yada kötü bir durumla karşılaşsam bundan çok şikayet ederim . Buda benim tepkimi insanlara doğrultmamak çabamdan gelir . Tepkimi kendime yönlendirdiğimden gelir ama bilirimki ölüm dışında her şeyin bir çaresi her şerrin altında yatan bir hayrı vardır . Yeterki göz onu görebilsin Not : Sinan bana böyle sorular sorma kardeş , sonra bak yıllarca aklıma takılıyo :))))

ÖZLEDİM

alone , man , yalniz , adam
  • Mahalle maçlarnı
  • Sabaha kadar oturup arkadaşlarımla hayatı sorgulamayı
  • Ağlamayı
  • Kuzenimle takılmayı
  • Pikachu'yu
  • Günlük tutmayı
  • Meyve ağaçlarına dalmayı
  • Piskopata dönüşmemiş , insanı germeyen Kerem’i
  • Üniversitedeki odamı
  • İçten bir seni seviyorum demeyi
  • Yayıla yayıla televizyon izlemeyi
  • Lisede Reyhan’ı dövmeyi :)
  • Sıraların üzerinde bozuk para maçı yapmayı
  • Michael dansları yapmayı
  • Komşunun kızlarıyla evcilik oynamayı
  • Süper Baba dizisini
  • Her sabah O’nun masasının yanından geçmeyi
  • Kitap okumayı
  • Öykü yazmayı
  • Sevginin her şeye yetebilceğini düşünmeyi
  • Çizgi film izlemeyi
  • Spikerin haciiiiii demesini
  • Annemden kek yapmasını istemeyi
  • Her akşam O’nunla konuşmayı
  • Dedemi
  • Arkadaşlarımla piknik yapmayı
  • Sarhoş olmayı :)
  • Seksek oynamayı
  • Kurabiye canavarını
  • Komşu ziyaretlerini
  • Mahalle kavgalarını
  • Platonik aşkları
  • Cumartesi geceleri show T.V izlemeyi :)
  • Dokuz aylık oynamayı
  • Tsubasayı
  • Cola kutularını ezip maç yapmayı
  • Kasetlerimi
  • Hadi hadi meleğim şarkısını
  • Hakan Şükür gollerini
  • Her konuyu O’na çekmeyi
  • Bit pazarında kitap satmayı
  • Karambol oynamayı
  • İnsanların beni , çok efendi , kibar iyi bir insan diye anlattığı zamanları
  • Teyzemlerde kalmayı
  • İlkokulda Param yok , Pulum yok şarkısını tüm sınıf beraberce söylemeyi
  • Dansa davet oymanayı
  • Lambadayı
  • Sabah akşam deli gibi Championship Manager oynamayı
  • Makarna yapmayı
  • Blok flüt çalmayı
-->