MEDENİ




bez bebek , oyuncak bebek , pelus , oyuncak araba











İki medeni insanız seninle
Oysa ben seni en ilkel duygularımla seviyorum
Tarif edilemeyecek bir arzuyla
Karşında duruyorum
Medeniyetin bize verdiklerini boş ver
Ben seni en ilkel halinle istiyorum


NE FARKEDER

savas , war , cry soldier















Kaldır kafanı bak bir dünyaya
Akan bir damla kan olduktan sonra
Bir insan , bin insan ne farkeder
Bir mezar daha kazılıyorsa eğer
Parmak tetiği çektikten sonra
Müslüman , Hristiyan ne farkeder
Bu günü yaşıyorsan doyasıya
Yarınları takviminden çıkardıktan sonra
Kardeş kardeşi öldürmüş ne farkeder
Acı çeken senin kalbini acıtmıyorsa eğer
Namludan çıkan mermiye gözünü kapadıktan sonra
Ha sen ateş etmişsin , ha ateş edeni izlemişsin ne farkeder



YOL


love , darlings , sevgili , sevgililer












Yüklendim senin sevdanı sırtıma
Yürüyorum sonu mutluluğa giden yolda
Yollar dolambaçlı
Yollar uzun olsada
Sen varsın ya bu yolda
Ayaklarım daha sağlam basar yere
Derin bir nefes alır
Devam ederim bıkmadan usanmadan
Bazen karanlık çöker
Yakarım içimden bir ışık
Yolumu öyle aydınlatırım
Bazen bir yağmur yağar
Islanırım , hastalanırım
Bazen güneş yakar
Süzülür ruhumdan ter damlaları
Ama durmak yok
Belki yolumu kaybederim
Belki yorulurum
Ama bırakmam bu sevdayı
Dinlenirim onunla beraber
Taşırım yine yolun sonuna




(Eskilerden)

2010 türkiye japon yılı etkinlikleri , Japon kızdan oryantal dans


2010 Yılında Türkiye'de Japon yılı kutlanmıştı . Katıldığım bu aktivitiler içinde yer alan , japon bir kızın yaptığı oryantal gösterisi



Annelerin Annesi

nen hatun ,nene , osmanli , osmanli kadini


                Başını okşadı ağabeyinin, günün ışımasını beklerken. Artık ağlamıyordu,  ağlamak istemiyordu. “Hasan “ dedi ağabeyine. “ Hasan boş yere ölmedin sen, biliyorum kurtulacak bu memleket. Zaten haberleri gelir yakında, hem biz savaşı kazanınca köyün meydanında şenlikler olur demi, O zaman Allah izin verirse kocamda, Ahmet’imde dönmüş olur “ Kundaktaki bebeğine baktı sonra. “Şu bebe var ya şu bebe, hatta bu memleketteki tüm bebeler büyüdüklerinde sizi anlatacak hep, bu vatanı kurtaranları anlatacak” . Sonra pencerenin dışına dikti gözlerini. Sabah ezanı okunur birazdan diye geçirdi aklından ve birden minarelerden sesler yükselmeye başladı. Ama ezan değildi bu ses. “Moskof Aziziye girdi” “Moskof Erzurum’a girdi” diye yükseliyordu sesler.
               Hemen bebeğinin yanına geldi 19 yaşındaki Nene. Emzirmeye başladı daha sonra Çanakkale’de şehit olacak bu çocuğu. “Hadi yavrum, hadi çabuk doyur karnını” Bir yandan bebeğini emzirirken bir yandan da dışarıda toplanan halkın bağrışmalarındaydı aklı. Herkes meydanda toplanmaya gidiyordu. Bıraktı bebeğini yavaşça beşiğine. “Seni bana Allah emanet etmişti, ben de şimdi seni O’na emanet ediyorum” dedikten sonra kardeşinin yanına geçip onu alnında öptü. “Seni öldüreni öldüreceğim” diye yemin etti. Bir eline kardeşinin silahını, diğerine de masadaki satırı alıp dışarı fırladı. Aziziye Tabyaları’na gitmek için hazırlanan halkın arasına karıştı. Etrafına bakındı, kadını, erkeği, genci, yaşlısı herkes bir aradaydı. Kim ne bulduysa eline almıştı. Bıçak, balta, sopa, kazma, kürek, hiçbir şey bulamayan taş almıştı eline.
               Sel olup akmaya başladı tüm Erzurum. Akın akın tabyalara doğru koşuyorlardı, ölüme koşuyorlardı, vatanı kurtarmaya doğru koşuyorlardı. Tabyaların menziline girdiklerinde Rus komutan emir verdi. “Ateş serbest”  Yaylım ateşiyle beraber kulakları sağır eden silah sesleri duyulmaya başlandı. Ön saflarda koşanlar vurulup birer düşüyordu ama kimse duraksamıyordu bile, ölenlere, yaralananlara aldırmadan tabyalara doğru koşmaya devam ettiler.
              Vurulan omzundan akan kanlara aldırmadan koşmaya devam etti Nene.  Önüne çıkan ilk Rus’u devirdi satırıyla. Devam ettikçe önüne çıkana acımıyordu. Artık satırı durmuyor bir inip bir kalkıyordu.  Biraz önce ateş eden Rus askerleri şimdi “Osman teslim” diyordu. Nene satırını her savuruşunda kollarında ölen kardeşini düşünüyordu, cephedeki kocasını, evde bıraktığı yavrusunu düşünüyordu. Duymuyordu bile “Osman teslim” diyen Rus askerini.

               Erzurum halkı ve bir avuç Türk askeriyle beraber tabyalara girdi Nene. Bundan sonra Rus’lar Erzurum’dan çıkarılıncaya kadar cephane taşıyarak, hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak elinden ne geliyorsa yaparak çalıştı Nene.  Nene Hatun’un verdiği bu mücadele daha sonrada devam etti, evlatlarından üçünün 1.Dünya savaşında şehit vermenin acısına katlandı bu topraklar için.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



                 Kore zaferinden sonra Erzurum’a gelen NATO Başkomutanı General Ridgway, Nene Hâtun’u ziyareti esnasında şu sözleri dile getirir: “Birçok milletler, kahramanlarını sadece kahramanlık sanatı olan ordularının içinde ararlar ve ancak böylelikle bulurlar. Türklerde ise hakikî kahramanlar, akla gelmeyen mütevazı köşelerin iddiasız sakinleridir. Çünkü onlar kahramanlık iddiasında da değillerdir. Buna ihtiyaçları da yoktur. Çünkü kahraman olarak yaratılmışlardır. Nene Hâtun’un elini bu hisle öpüyor ve onu tanımış olmaktan iftihar ediyorum.”
                 8 Mayıs 1955’te “Yılın Annesi” seçilmiş  ve kısa bir süre sonra  22 Mayıs 1955’te, 98 yaşındayken zatürre hastalığından dolayı aramızdan ayrılmış ve  Aziziye Tabyası'na defnedilmiştir
(Tabya :Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen askeri yapıdır )
(Nene ismi yaşlılık anlamındaki nene değildir)


AH ŞU BAYANLAR - 1 :) (YENİDEN)

man woman fight


 O zamanlar ismi gereksiz bir kızla ilişkim var . O kızın hoşlanmadığı bir kız arkadaşla Kadıköy’e kurs bakmaya gitmiştik . (Kızın ismi Sinem olsun) Yolda Sinem’e dedim ki . “İnşallah kız arkadaşım aramaz , şimdi iki saat ona açıklama yapmak zorunda kalırım . O günü kazasız belasız bitirdik . Bir süre sonrada o kızla ilişkimi bitirdim . Aradan aylar geçti . Birkaç arkadaşla o günün mevzusu geçiyor aramızda . Sinem’in o olayı anlatışı aynen şöyle 
“Eser’le kurs bakmaya gitmiştik . Eser bana kız arkadaşım ararsa sakın ses çıkarma , seni sevmiyor , şimdi kavga çıkarır dedi . Sonra Eser’in kız arkadaşı aradı . Aşkım ben yalnızım , Kadıköy’e gidiyorum dedi ”
E ama yuh be Sinem !!

        Bu seferki olayımızın kahramanın adı Ayşe olsun . Ayşe’yle bir gün tartıştık . Ben küstüm , konuşmuyorum kendisiyle . Yaklaşık iki hafta onunla doğru düzgün muhabbet etmedim , konuşmak zorunda kalırsam da yüzüne bakmadan konuştum ama o küstüğümü anlamamış . Bir arkadaşa soruyor “Eser’in neyi var ?” diye . Arkadaş “o sana küs ama sen onun küs olduğunu nasıl anlamadın , adam senin yüzüne bile bakmıyor ”  deyince darıldığımı anlıyor . Yani iki hafta kendi kendime gelin güvey olmuşum .

        Bir bayan arkadaş zımba makinesi acaba elimi de zımbalayabilir mi diye düşünüp olayı teoriden pratiğe taşımıştı . Sanırım parmağına geçmiş zımba telinin acısını hissettiğinde teorisinin doğruluğunu kanıtlamış oldu .
         Bayan bir arkadaşımızın evine hırsız girmiştir . Evdeki plazmayı falan götürür hırsızlar . Daha sonra haberlerde bir hırsızlık çetesinin yakalandığını duyar . Polisten bilgi almak için 155’i tuşlar ama şirket dışını aramak için önce dokuzu tuşlamayı unutur ve polis yerine çalıştığı şirketin güvenliğini arar . Bizim güvenlik telefonu açar açmaz Ayşe başlar derdini anlatmaya . Anlatır anlatır sonra bizim güvenlik sorar .
“Hanımefendi siz nereyi aramıştınız “
“ Orası karakol değimi ?”
“Burası şirket hanımefendi “
“Aaa öylemi , pardon”
Allahtan o arkadaşı tanımadı güvenlik , yoksa iyice rezil olacaktı

        Şimdi bayan arkadaşlardan biri hayatında bir kelimeyi hiç kullanmadığını söylüyor . O kelimede bir küfür . Merak ettim ne olduğunu , soruyorum söylemiyor . Etraftakilere soruyorum onlarda bana tarif ediyorlar  .Hani E-5 te olurlar , şunu yaparlar , bunu yaparlar . Bende boş bulundum , Ha dedim O…. mu ?
“Aaaaa ne kadar terbiyesizsin”
Arkadaş siz ima ederken , tarif ederken terbiyesiz olmuyorsunuz da , ben sadece adını söylediğim içinmi  terbiyesiz oluyorum

        Çalıştığım şirketlerden birinde bir kaç gün akşam mesai bitimlerinde bir bayan arkadaşın çantasını servise kadar taşımıştım . Departmandaki ablalarım , kardeşlerim havalara girdiler bizim çantamızı niye taşımıyorsun diye . Bende susmaları için  her akşam birinin çantasını taşıdım . Çantalar bittikten sonra da tövbe ettim , bir daha ortamda birden fazla kız varsa kesinlikle kişiye özel muamele yapmayacağım .

ANNEM


mother , baby , hands













Üşüyorum annem beni kollarına al
Donuyorum bu buz gibi yerde
Canım acıyor annem , acıtıyorlar onu
Canımı tut
O sert yumruklardan koru
Annem bana insan olmayı öğretmiştin ya hani
Insanların benim gibi olmadığını niye öğretmedin
Korkuyorum
Uyuyamıyorum annem benimle yatarmısın
Karanlığa alışalı çok oldu
Ama aydınlıktaki gölgeler korkutuyor beni
Annem özledim seni
Karşılıksız sevgiyi
Karşılıksız sevgini özledim annem
Annem yoruldum artık
Nefes almak işkence oldu bana
Nefes almaktan yoruldum
Artık boşveremiyorum hiç birşeyi
Kaçamıyorum gerçeklerinden hayatın
Üzerime yığıldı bütün gerçekler
Kımıldayamıyorum annem,
Annem geceler niye bu kadar kara
İnsanlar neden bu kadar acımasız
Yaşamak neden bu kadar zor

2000